Yalçın Rzazadeh

1945 Yılında İran Azerbaycan’ında Millî Mücadeleye Sürükleyen Nedenler

Türkiye’nin en güçlü komşularından biri olan ve adı Dünya gündeminde sık sık yer alan İran, 1000 yıla yakın bir süre Türklerin yönettiği bir geçmişe sahiptir. Selçuklularla başlayan Türk yönetimini – Moğol idaresi ile kesintiye uğramasından sonra – İlhanlılar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular devletleriyle devam etmiştir. Şah İsmail Akkoyunluları yıkarak İran bölgesinde Safevi Devletini kurmuş ve resmi mezhep olarak Şiiliği kabul etmiştir. Bu gelişmeyle beraber Şiilik İran bölgesinde baskın hale gelmiş ve bu bölgedeki Türklerin mezhepleri genel Türk Dünyasından farklı bir hal almıştır. 1735 yılına kadar gelen Safevi yönetimini Afşar Türklerinden olan Nadir Şah yıkacaktır. 1779 ‘a kadar gelen Afşar yönetiminin yerine ise diğer Türk boyu olan Gacar (1) Türkleri alacaktır. 1925 ‘te Şah Rıza’nın Pehlevi Hanedanlığını kurmasıyla İran’daki Türk yönetimi sona erecektir (2). Yirminci yüzyılın birinci yarısında Settarhan ve Hiyabani devrimlerini yaşamış, milli özünü tanıma bakımından oldukça ilerlemiş olan İran Azerbaycan’ı, bu yüzyılın 20. yıllarından itibaren Rıza Şah diktatörlüğü ile karşılaştı. Rusların yardımı ile darbe yaparak, Gacarları deviren, İngilizlerin yardımı ile Şahlık saltanatını ele geçiren Rıza Han, İran tarihinde Pehlevi sülalesinin temelini attı. Bu sülalenin yürüttüğü siyasetten en çok zarar gören İran Azerbaycan’ı oldu. 60 seneye yakın İran’ı yöneten Pehlevilerin siyaseti, tamamen anti Türk karakterde olup Farslaştırma ideolojisine dayanmıştır. Azerbaycan’ın merkez şehri, veliahtların konağı olan Tebriz, Rıza Şah diktatörlüğü devrinde yavaş yavaş İran’ın basit şehirlerinden birine çevrildi. İkinci Cihan Savaşı başladıktan sonra Sovyet Azerbaycan’ı yöneticileri tarafından Moskova için hazırlanan “İran Azerbaycan’ı hakkında kısa rapor”da şöyle yazar: “Rıza Şah diktatörlüğü devrinde İran egemenliği Azerbaycan’ın kültürel-ekonomik gelişimine, şehirlerin ve köylerin yapılmasına dikkat etmedi. Azerbaycan’ın tüm servetleri İran’ın diğer illerine, yeni şehirlerin, demir ve otomobil yollarının yapılması için taşınırdı. Tahran şehri Azerbaycan’ın sayesinde tamamen yeniden yapıldı. Böylece Azerbaycan’ın kültürel-siyasi merkezi, eskiden İran’ın en büyük ticari şehri olan Tebriz, yavaş yavaş dağılmaya başladı (3).

Tek tip İranlı yaratma politikası, Türk dilini eğitim sisteminden, yayın hayatından, kültürel sahalardan (tiyatro, müzik), idari sistemlerden vs. diğer bir ifadeyle Türk dilinin fonksiyonel sahasını, sözlü ve sadece konuşulan bir dil ile sınırlandırmak İran Azerbaycan’ın da yıkıcı sonuçlara neden olmuş Rıza şaha karşı nefret duyguların güçlenmesine neden olmuştur.
Fars şovenizmi Rıza Şah dönemi devletin iç siyasetinin ideolojik esasını teşkil etmiş ve azınlıkları Farslaştırmayı kendine hedef seçmiştir.

Rıza Pehlevi’nin ilk icraatı, tamamen Türklüğe karşı koymak olmuştur. Bütün devlet işlerinde; yasama, yürütme ve yargıyla eğitim sisteminde Farsçayı hâkim kılarak Türk dilini yasaklamıştır. Sloganı, “Tek dil, tek millet; o da İran-Pers, Pers-İran” şeklinde olmuştur. Pehlevi daha sonra kendi ekibi arasında ülkenin adını tartışmaya açmıştır. Daha önceleri ülkenin adı hanedanlıklarla anılırken örneğin Kaçar, Selçuklu; İhanlı ve “Mamelekü’l-Mahruse” ek olarak kullanılmıştır. Bunun yerine “Pers-Persian” ve “İran” tercihleri üzerinde durulmuştur. Tartışmaların sonucunda 1935 yılında ülke adı “İran” olarak hem Temsilciler hem de Sena Meclisinde onaylatılarak yürürlüğe konmuştur. İlk kez ünlü İran tarihçisi Said Nefisi bu konu hakkında “Bundan sonra ülkemizin adı İran’dır.” başlıklı makalesini yayımlamıştır (4). Bu gibi kararlar Farsi olmayan İran milleti üzerinde özellikle Türklerde başka yollar arayışlarının güçlenmesine neden olmuştur. Pişeveri gibi düşünürler Rıza şaha karşı çıkmaları nedeniyle yıllarca mahkemelerde yargılanmış ve hapishaneye mahkûm edilmişler, Musadık gibi siyaset adamları meclis dışına itilmişlerdir.

Gacarlar döneminde (1780-1924) Azerbaycan İran’ın ticaret ve sanayi merkezi olarak tanınıyordu. Azerbaycan ekonomik alanda birinci güç, siyasi alanda ise ikinci merkez konumdaydı. Başka bir ifade ile Tebriz, başkent Tahran’dan sonra İran’ın ikinci siyasi ağırlığı olan kent sayılmaktaydı. Fethali Şah “Kaçar” döneminden başlayarak Tebriz, veliahtların oturduğu bölge olmuştu. Bu durum, Tebriz’in siyasal ve ekonomik anlamda öneminin artması anlamına gelmekteydi. Tebriz’de Tahran’da olduğu gibi bir saray ortaya çıkmış, bu sarayın varlığı sebebi ile Azerbaycan’ın yabancı ülkeler gözünde önemi artmıştı. Diğer taraftan sarayın varlığı sebebi ile de başkentin siyasal sürecinde etkisi daha fazla olmuştu. Abbas Mirza, Müzefferudin Şah ve Mehmet Ali Şah, kendi veliahtlık dönemlerinde Tebriz’de vali olarak çalışmışlardır (5). İran Azerbaycan’ın jeopolitik konumu ve dönemin siyasal koşulları nedeni ile dış ticaret ciddi gelişme göstermişti. Bu dönemde İran’ın güney sınırları İngiltere kontrolünde olduğu için ticaret yoluna kapatılmıştı. İran’ın doğu sınırlarında Afganistan olduğu için ticarete uygun değildi. İran’ın en önemli ticaret bölgesi, Azerbaycan eyaletiydi. Hem Rusya hem Osmanlı ile sınırı olan Azerbaycan’da tüccarların bu bölgeler ile önemli ticari ilişkileri vardı. Bu durum, Tebriz’de ticaretin gelişmesine neden olmuştur (6).

İran Azerbaycan’ı İran’ın siyasal ve ekonomik hayatındaki önemi, 1924 ‘te Rıza Han Pehlevi’nin iktidara gelmesi ile değişmeye başlamıştır. Kendisini “Pers Kralı” olarak ilan eden Rıza Han ordu, iktisat ve toplumun bütün güç odaklarını denetimine almıştır. Rıza Han 1926 yılından sonra (saltanat töreninden sonra) devlet mekanizmasını kendisine bağlamıştır. Rıza Han’a direnç gösterebilen partiler ve politikacılar susturulmuştur. Rıza Han 1927 yılında partileri yasadışı ilan ederek siyasileri tutuklamaya başlamıştır. Aşırı baskıcı yöntemler uygulayarak toplumun direnç gösteren kurumlarını çökertmiştir. Hasan Modderres, Kaçar hanedanına mensup olan Dr. Muhammed Musaddık ve Hasan Pirniya gibi ünlü siyasi adamlar meclisten uzaklaştırılmıştır. Rıza Şah iktisadi çalışmaları da kendi elinde toplamıştır. Rıza Şah döneminde kurulan fabrikalar ya Şah’ın özel mülküdür veya ortaklığında kurulmuştur. Rıza Han sadece siyasal ve iktisadi yapıyı değiştirmekle yetinmemiş, ülkenin toplumsal, kültürel ve etnik yapısını da değiştirmeye yönelmiştir. Rıza Han göçebe aşiretleri zorunlu iskâna yönelmiştir. “Tahta Kapı” politikası diye adlandırılan bu politika süresinde direnç gösteren bütün aşiretler çok kanlı bir şekilde itaate zorlanmışlardır. Rıza Han kültürel farklılığı ortadan kaldırmak ve Farslaşmayı geliştirmek için 1927’de “Düşünce Geliştirme Kurumu”nu kurmuştur. Bu kurumun görevi kültürel farklılıkları ortadan kaldırmak ve türdeş bir milli kimlik oluşturmaktır. Rıza Şah ulus-devlet anlayışını yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Bu amaç merkeziyetçi bir devleti ve türdeş bir halkı gerektirmekteydi. Rıza Han bundan dolayı çeşitli etnik kimlikleri inkâr politikasını benimsemiştir. “Modern İran’ı” kurmayı amaçlayan Rıza Han şoven bir Fars milliyetçiliği anlayışına sarılmıştır. Rıza Han’ın modernleşme için kullandığı araçlar kavimcilikle mücadele, Fars milliyetçiliğini yayma, eğitim sistemini geliştirme ve devlet kapitalizmidir” (7).

Rıza Han iktidara geldikten sonra Tebriz ve Azerbaycan’ın sahip olduğu bütün güç ve ayrıcalıklarını almaya çalıştı. Aşırı merkeziyetçi zihniyete sahip olan Rıza Han Azerbaycan’ın merkezi yönetimde siyasi etkinliğini kırdı. Tebriz siyasi etkinliğinin kırılmasını ardından ekonomi alanda da güçsüzleşmeye başladı. Türkiye ve Kafkas sınırlarının kapatılması İran Azerbaycan ekonomisine zarar verdi. Rıza Han’ın Tahran’ı ekonomik bir güç haline getirmeye çalışması Azerbaycan’a büyük zarar vermişti. Bu politikanın sonucu olarak esnaf Tahran’a göç etmek zorunda kalmıştır (8). Rıza han iktidara geldiği zaman İran’ın diğer bölgeleri ile karşılaştırdığımızda Azerbaycan gelişmiş düzeyde sanayi merkezi idi. Rıza Han’ın hedefi Azerbaycan’da olan sanayi ve iş merkezlerini ya Tahran’a çekebilmesi veya yok edebilmesi doğrultusundaydı. Tahran’ın ekonomik merkez olması Azerbaycan’da iş adamlarını yoksullaştırmış ve Tahran’a göç etmek zorunda bırakmıştır. Rıza Han’ın politikası sonucu kitlesel yoksulluk ortaya çıktı ve Azerbaycan halkının ekonomik durumu çok zorlu bir döneme girdi. Chon Foran yukarıdaki tarihi gerçekleri “Rıza Han’ın politikaları neticesinde Tahran’ın gelişmesi ve kalkınmasına karşın ticaret ve tarım zengini olan Azerbaycan fakirleşti” ifadesi ile özetlemektedir (9).

Azerbaycan’ın merkezi Devlet tarafından bilinçli ve planlı olarak yoksullaştırma politikası Tahran ’da ki basın çalışanlarının da dikkatini çekmişti ve çeşitli itiraz yazıları yazılmıştır. İran’a modernleşme olgusunun taşıyıcıları, Azerbaycan Türkleri olmuştur. İlk modernleşme çabası Abbas Mirza tarafından Azerbaycan’da gerçekleşmiştir. Bu sebepten ilk modern okul, basım ve gazete Azerbaycan’da çıkmıştır. Söz konusu sebepten dolayı Azerbaycan’da geniş bir aydın kesim oluşmuştu. Azerbaycan Türkçesini seven ve bu dilde edebi çalışmalarda bulunan kesim ortaya çıkmıştır. Rıza Han’ın kültür politikası Azerbaycan Türk dilini ve kültürel hayatının mahvedilmesi doğrultusundaydı. Rıza Şah’ın Türkçe konuşmak yasaklanmıştı. Bu yasağın kapsamı o kadar genişlemiştir ki, yas meclislerinde Türkçe ağıt söylemek suç sayılmıştır. Türk dilinin mahvı doğrultusunda büyük çapta kültürel ve psikolojik savaş başlatılmıştır. Kaçarlar (1780-1925) döneminde Azerbaycanlı olmak ayrıcalık idiyse de Pehlevi dönemi aşağılık konumuna getirilmeye çalışıldı. Kültürel-psikolojik savaş Azerbaycan Türklüğünü milli kimliğinden uzaklaştırmayı amaçlamıştır. Türklük aşağılanırken Azerbaycanlıların Türk olmadığı vurgulanmıştır. Azerbaycan Türkleri, Türkçe konuştukları için aşağılanmışlar ve etnik olarak Ari oldukları savı ile yüceltilmişlerdir. Bu ikili ve karmaşık politika, eş zamanlı “aşağılama-yüceltme” politikası olarak nitelenebilir. Tahran bu aşağılama-yüceltme politikasını eğitim sistemine de yerleştirmiştir. Baskıcı uygulamaların temel amacı, İran Azerbaycan Türklüğünü psikolojik ve kültürel olarak asimle etmektir. Azerbaycan Türklerine getirilen Farsça konuşmak zorunluluğu dışında, Türkçe yer, bölge ve insan isimleri değiştirilmiş ve Türkçe isim koymak yasaklanmıştır. İran içinde ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel sorunlar yarattığı bir dönemde (1939’da) İkinci Dünya savaşı başladı (10). İkinci dünya savaşı başlaması ile birlikte İngilizler tarafından Rıza şah Pehlevi saltanattan uzaklaştırıldı. İran’da nispi özgürlük ortamı doğması ile birlikte serbest bırakılan siyası mahkûmlar hapisten çıktılar. Seyit Cafer Pişeveri ve fikirdaşları da hapisten çıkanların içindeydiler. Daha sonra anlatacağımız Azerbaycan Demokrat Fırkası (Partisini) kurarak Azerbaycan milli hükümetinin kurulmasına neden oldular.

İran ve dünya siyasi tarihinde “Azerbaycan Krizi” (Bohran-e Azerbaycan) olarak adlandırılan olgu Azerbaycan Milli Hükümeti’nin kod ismidir. Tebriz başkentliğinde kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti (1945-1946) küresel sistemi nitelik değişimine zorlamıştır. Söz konusu hükümet, Orta Doğu ve dünyada ABD’yi daha aktif politika üretmeye itmiştir (10).

 

Not: Birçok yerde Güney Azerbaycan olarak geçen bölgeyi biz İran Azerbaycan’ı olarak kullandık (Yalçın Rzazadeh)

 

  1. Gacar – Türkiye Türkçesinde Kaçar olarak bilinen ve İran’ın kuzeyinde, hazar denizinin doğu kıyısında yaşayan Türk boyu.
  2. Hesenli Cemil “Güney Azerbaycan Milli Harekâtı”, Türkler Ansk. Cilt 20.
  3. Azerbaycan Respublikası Siyasi Partiyalar ve İçtimai Herakatlar Merkezi Dövlet Arxivi (AR SPİHMDA), Fond 1, Siyahı 89, İş 108, Yaprak 61.
  4. Dünden Bugüne Gerçek İran ve Güney Azerbaycan Millî Hareketi, Devlet Dergisi, 14 Nisan 2014. Rahim Cavadbeyli.
  5. Emre Bayır, Fars Milliyetçiliğinin Gelişimi ve Güney Azerbaycan Milli Direniş Hareketi, Avrasya Dosyası, Cilt 5, Sayı 3, SONBAHAR, s.112.
    Abbas Mirza – Fethali Şah Kaçarın kardeş ve Veliahdı.
  6. Abdureza Huseng Mehdevi, Sehnehayi Ez Tarhi-e Muaser Iran, Elmi Yayinevi, Tahran, 1377, s. 109.
  7. Yervand Abrahmiyan, İran Beyne Do İngelab, Çeviren: Ahmet Gülmuhhamedi, İbrahim Fettahi, Neşr Ney, Tahran, 1377 a.g.e., s. 174.
  8. Hükümetin politikası sonucu çaresiz kalan Azerbaycanlılar evi barkı bırakarak sadece bir lokma ekmek için merkezi kentlere gidiyorlar. Bugün Tahran kentinin sokaklarında sabahlayan Azerbaycanlıları görebilirsiniz. Bkz: Kızıl Sahifeler, Bonn –ikinci baskı s. 24.
  9. Chon Foran, Tarihe Tehvolat-e Ectemaiy-e İran, Çeviren: Ahmet Tedeyyon, Muessese-ye Ferhengiy-e Resa, Tahran, 1377. s. 408.
  10. Güney Azerbaycan Milli Hükümeti (1945-1946) ve Seyid Cafer Pişeveri.
    Arif Keskin. 15 Aralık 2008.