İkinci Dünya Savaşı, İran’ın hem iç siyasi sistemini hem de küresel sistemdeki konumunu değiştirdi. Savaş, İran ekonomik hayatını çok olumsuz etkileyerek halkın daha fazla fakirleşmesini sağladı (1). İran, İkinci dünya savaşı başladıktan hemen sonra bildiri yayınlayarak tarafsızlığını ilan etti (2). İran tarafsızlığını ilan etse de Rıza Han’ın Almanya ile yakın olma isteği biliniyordu. Rıza Han, Hitler’in “Ari ırkın üstünlüğü” söylemini ciddi şekilde beğeniyordu. Bu sebepten 1933’ten Hitler iktidara geldikten sonar İran-Almanya ilişkileri çok ciddi şekilde ilerleme kaydetti. İran’ın Almanya ile olan yakınlığı SSCB ve İngiltere’yi de rahatsız etmekteydi (3).
Savaşın ilk yıllarında Alman ordusu SSCB ordusunu yenerek SSCB topraklarına girmeyi ve o topraklarda ilerlemeyi başarmışlardı. Almanlıların bu başarısı İngiltere’yi harekete geçirdi. İngiltere, Ruslara yardım edilmesi gerektiğini ve bu yardım için en iyi ve güvenilir koridor İran olarak düşünüyordu. İngiltere ve SSCB bu konu üzerinde anlaşarak İran’ı işgal etmeği kararlaştırdılar. Bu doğrultuda, 25 Ağustos 1941’te İran’ın kuzey bölgesi Ruslar ve Güney bölgesi ise İngiltere tarafından işgal edildi. İran’ın işgali, SSCB-Almanya savaşında SSCB ordusuna silah, sağlık ve gıda ulaştırmak amacı ile gerçekleştirildiği bildirdi. Müttefik güçlerin işgal girişimi karşısında ne İran ordusu ne de halk tarafından hiçbir direniş gösterilmedi. Söz konusu durum Rıza Han’ın kendisini de şaşırtmıştı. İşgal meselesi Rıza Han Pehlevi’nin halk içinde hiç meşrutiyet ve tabanı olmadığını açıkça göstermişti (4).
Rıza Han’ın devrilmesinden sonra ülkede toplumsal ve siyasal değişimler gerçekleşmiştir. İşgal altındaki İran, özgürlükçü bir İran olmuştur. Ülke çapında bazı özgürlükler verilmiştir. Siyasi mahkûmlar serbest bırakılmıştır. Basına yönelik sansür kaldırılmış, siyasal ve toplumsal örgütlenme başlamıştır. Aşırı merkeziyetçi Devletin çöküşü toplumun genelinde bazı istek ve çatışmaların siyasal alana taşınmasına neden olmuştur. Hesaplaşma ve ifşa süreci başlamıştır. 20 yıl boyunca sessiz kalan basın sert dille Pehlevileri yargılamaya başlamıştır. Radikal siyasal ve toplumsal eğilim ve isteklerin temeli Rıza Han’ın kurduğu despot siyasal ve toplumsal yapı içinde doğmuştur (5).
Rıza Han’ın gitmesinin Güney Azerbaycan’da çok geniş siyasal hareketlilik ortaya çıkmaya başlamıştır. Nikki R. Keddie bu dönemdeki İran Azerbaycan’ı şu cümlelerle ifade etmektedir: Rıza Han’ın devrilmesinin ardından en güçlü isyanlar İran’ın kuzeyinde yerleşen Azerbaycan eyaletinde gerçekleşmiştir.
Azerbaycan’ın sol ve radikal eğilimlere yatkınlığının tarihi kökenleri vardı.
Azerbaycan’ın merkezi yönetimden olan hoşnutsuzluğu ve rahatsızlığı çok derin idi. Azerbaycan, İran’ın diğer eyaletlerinden daha fazla vergi ödemek zorundaydı ancak ödediği vergilerden yararlanamıyordu. Azerbaycan’da Türk dili okullarda eğitilmiyordu ve resmi yazışmalar da kullanılması yasak olmuştu. Fars dilini Azerbaycan halkına dikte edilmesi rahatsızlık ve hoşnutsuzluk doğurmuştu. Rıza Han’ın devrilmesinin ardından Azerbaycan’da etnik ve dilsel sorun ön plana çıkmıştır. Rıza Han’ın Azerbaycan’ı yok etme politikasının sonucu olarak Azerbaycan’ın politik hayatında milliyetçilik söylemi başlamış ve belirleyici söylem haline gelmiştir (5).
Rıza Şah devrildikten sonra “Cemiyet-e Azerbaycan” adlı teşkilat oluşturuldu. Bu teşkilat Ali Şebesteri ve İsmail Şems tarafından kurulmuştu. Türkçe-Farsça olarak yayınlanan “Azerbaycan” adlı bir gazete çıkarmağa başlamışlardı. “Aktual Azerbaycan” adında dernek kurup Türk dilinde bir tiyatro eserini sahneye koymuşlardı. Tahran tarafından atanan Azerbaycan valisi ve polis baskılarına “Cemiyet-e Azerbaycan” ancak altı ay dayana bilmişti, cemiyet dağıtılmış, “Azerbaycan” gazetesi de kapatılmıştı (5).
Cemiyet-e Azerbaycan, Azerbaycan’ın temel sorununun milli olduğunu söylüyordu. Bütün dinsel ve bölgesel (köy, kent) farklılıkların bırakılarak Azerbaycanlı kimliği altında birleştirilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Cemiyet-e Azerbaycan’ın düşüncesine göre Azerbaycanlılar Fars değildi ve kendilerine özgü dilleri ve kültürleri vardı. Azerbaycan’da okullar ve idari işlemler Azerbaycan dilinde olmalıdır söylüyordu. Azerbaycan Cemiyeti’nin yanı sıra başka siyasi teşkilatlar da ortaya çıkmaya başladı. Azerbaycan Emekçiler Teşkilatı (Azerbaycan Zehmetkeşler Teşkilatı) Azerbaycan Milli Hareketi açısından çok önem ifade etmekteydi. Bu teşkilat Ocak 1942’te kurulmuştur. Bu teşkilatın yayınladığı ilk bildiride Eyaleti ve Velayeti Encümenlerin kurulması idi. Azerbaycan Emekçiler Teşkilatı kısa süre içinde çok büyük güç ve nüfuz kazanmayı başarmıştı. Söz konusu teşkilatın sadece Tebriz kentinde 10 binden fazla üyesi olmuştu. Bu teşkilat çok çeşitli kulüpler kurarak halk içinde geniş propaganda faaliyetlerini yürütmüştü. Azerbaycan Emekçiler Teşkilatı’nın başarısı milliyetçi söyleme sahip olmasından kaynaklanmaktaydı. Azerbaycan Cemiyeti ve Emekçiler Teşkilatı birçok konuda farklı görüş ve bakış açısına sahip olsalar da Azerbaycan Türk kimliği (Azerbaycancılık) konusunda ortak tutum ve bakış açısına sahiplerdi. İki teşkilatın Azerbaycancılık meselesinde bakışı açıları bir birileri ile örtüşüyordu. Bu dönemde Azerbaycan’da faaliyet gösteren diğer önemli teşkilat Tudeh Partisi (Hezeb-e Tudeh) olmuştur. 1941’de Rıza Han’ı sürgüne gönderilmesinin hemen ardından Tudeh Partisi kurumuştur. Komünist ideolojiye sahip olan Tudeh Partisi, Süleyman Mirza İskenderi liderliğinde ve İran çağdaş tarihinde 53 Kişi olarak bilinen grubun 27 üyesi tarafından kurulmuştur. 1941’de kurulan Tudeh Partisi aynı yıl içinde ilk il teşkilatını Azerbaycan’da örgütlemiştir. Tudeh Partisi, Azerbaycan’da güçlü bir parti olsa da istediği güç ve kapasiteye sahip olmamasının nedeni: Türk milliyetçiğinden yoksun olmasından kaynaklıydı (5).
Azerbaycan’da milliyetçi eğilim Tudeh Partisinin merkez yönetimi ile Azerbaycan il teşkilatının arasını ciddi şekilde etkilemişti. Söz konusu durum Azerbaycan teşkilatı ile merkez arasında Azerbaycan meselesi konusunda görüş ayrılığını doğurmuştu. Milli sorun konusunda Tebriz ve Tahran arasında fikir birliği yoktu. “İran Azerbaycanlılara göre İran çok etnikten oluşan bir ülkedir. Tahran’a göre ise İran milleti bölünmez bir bütündür”. Azerbaycan Tudeh Partisine göre, Azerbaycan dili Azerbaycanlının farklı bir milliyetten olduğunu gösteriyordu. Buradan hareketle Azerbaycan’a kendi kendisini yönetme hakkı ve eyalet meclisini kurma izni verilmeliydi. Azerbaycanlı Tudehlileri, İran Azerbaycan’ında Azerbaycan dilinin eğitimde, mahkemede, devlet dairelerinde resmi dil olmasını istiyorlardı. Ancak Tahran’daki Tudeh Partisi Genel Merkezi, Azerbaycan Türkçesini bir lehçe olarak görüyor ve bu isteğe muhalefet ediyordu (5).
Seyid Cafer Pişveri de Tudeh Partisi merkez komitesinin düşüncelerini bildiğinden parti kuruluşunda üyeler arasında yer almamıştır. Pişveri ve Şebusteri uzun görüşmeleri sonucu 1945 yılının Eylül başlarında Pişeveri başyazarı olduğu Ajir Gazetesini daha sonra Azerbaycan Demokrat Fıkrasının (Partisi) adını alacak ADP’nin hizmetine verip, Tahran’dan Tebriz’e geçmiştir. Böylece parti kurma çalışmalarının ilk adımlarını atmış oldular. Tudeh Partisi Azerbaycan teşkilatının lideri olan Padeganın da dikkatini böylece çekmiş oldular. Padegan uzun süre siyası faaliyetler yapmış tecrübeli politikacıydı. Ayrıca Pişveri ve Şebusterinin fikirlerini de benimsediğinden iş birliğine hazır olduğunu bildirdi. Bu tarihlerde Tahran gazetelerinin birinde Azerbaycan’daki siyasal durumu “Azerbaycan karışık ve devrim için hazırdır” şeklinde ifade etmektedir.
Seyid Cafer Pişeveri kendi söylemiyle 1892 yılında bugünkü Erdebil eyaletinin Halhal şehrinin Sadat Mahalinde dünyaya gelmiş (6). 12 yaşındayken Halhal karışıklıklarında ailesi ile Bakü’ye göç etmişti. Okuduğu okulda hem çalışmış hem de öğrencilik yaptıktan sonra aynı okulun öğretmeni olmuştu. 1905 yılı Kafkaslar siyasi hareketler nedeniyle çok canlıydı. Genç pişeveride bu hareketlerden etkilenmişti.
1905 Rusya sosyal demokrat hareketinden etkilenmiş olan Pişeveri Bakü’de İran Adalet Partisi’ne katılmış, “Himmet” adlı sosyal demokrat grup ile ilişki kurmuştu. Pişeveri, öğretmeliğin yanında “Açık Söz”, “Azerbaycan” ve “Himmet” gazetelerinde yazılar yazmıştır (7).
1918 yılında Bakü’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kurulmuştu. Bu dönemde Bolşeviklere yakın olan Pişeveri, Adalet Partisi genel merkezinin onayı ile Bakü’de “Hürriyet” gazetesini çıkarmaya başlamış, daha sonra partisinin talimatı ile Gilan’a gitmiştir. Hazar denizi kıyısında olan Gilan’da 1920 yılında Bolşeviklerin ve İranlı komünistlerin yardımı ile Molla Mirza Kuçek Han-ı cengeli, Sosyalist Gilan Cumhuriyeti’ni ilan etmişti. Pişeveri Gilan Cumhuriyeti’nin dışişleri bakanı olmuştur (8). Gilan hükümeti İran merkezi hükümeti tarafından devrildikten sonra Pişeveri, Tahran’a gitmiş ve orada “Hakikat” gazetesini çıkartmaya başlamıştır. 1924 yılında Rıza Han’ın iktidara gelmesi ile ülke çapında baskıcı yöntemler uygulanmaya başlamasından sonra, Pişeveri 1930 yılında hapse atılmıştı. 11 yıl hapiste kalan Pişeveri Müttefiklerin İran’a girmesi ile 1941’de hapisten çıkmış ve “Ajir” gazetesini çıkartmaya başlamıştı. Ömrünün sonuna dek İran ve Azerbaycan (Güney ve Kuzey) siyasal hayatında önemli yer alan Pişeveri, Rusya ve Kafkasya’daki Komünizm hareketinden ciddi şekilde etkilenmişti. Ancak zaman süreci içinde Pişeveri’nin Komünizm konusunda düşüncesi değişmişti. Pişeveri, Komünizm ideolojisinin İran’da kurtuluş mücadelesi ideolojisi olmayacağının farkına varmıştı (9).
İran’da kurtuluş mücadelesi için toplumun bütün sınıf ve katmanlarının katılımının zorunluluğunun farkına varan Pişeveri, söz konusu geniş katmanlı toplumsal seferberlik için milli bir ideolojinin gerekliliğine inanmıştı. Pişveri, İran’da komünizmin böyle bir siyasal ve toplumsal seferberlik yaratacak gücünün olmadığı fark etmişti ve yeni arayışlar içine girmişti. Nitekim hapishanede karşılaştığı 53 Kişi grubuna katılmadığı gibi 1941’de kurulan Tudeh Partisi’ne da katılmamıştı. Pişeveri’nin siyasi ve düşünsel hayatında değişen diğer önemli olgu İranlılık olgusu idi. İlk siyasi hayatından İranlılık düşüncesi çerçevesinde hareket etmişti. Pişveri ilk dönem siyasal düşüncelerini Ajir Gazetesi’nde yazdığı “Azerbaycan’ı İran’ın ayrılmaz bir parçasıdır” yazıda görmekte mümkündür. Pişeveri İranlılık düşüncesine sahip olsa da Fars milliyetçi ideolojisine de karşı olmuştur. Ona göre çıkışı yolu için Eyaleti ve Vilayeti Encümen’in kurulmasından geçmekteydi. Pişeveri, İran’ın parçalanmasını kabul etmese de ayrılıkçı hareketlere saygı ile bakmakta halkların özgür iradesi ile karar vermesi gerektiğine inanmaktaydı. Ona göre “eğer İran’da ki halkların ayrılmasını istemiyorsanız İran’ı yaşanabilir ülke haline getirmeniz gerekmektedir” düşüncesini savını öne sürmekteydi. Pişeveri bu yazıları, Kaçarların son yıllarında ve Pehlevi’lerin yavaş yavaş güç kazanmaya başladığı bir dönemde yazmıştı. Genç Pişeveri’nin merkez ve eyalet ayrımı, Eyaleti ve Velayeti Encümenlerin kurulmasını istemesi ve merkez yönetime olan güvensizliği, onun Meşrutiyet inkilabı (1906-1991)’ndeki Azerbaycanlı politikacılardan ve 1920’de Azadistan Devletini kuran Şeyh Muhammet Hiyabani’den etkilendiğini göstermekteydi (9).
Pişeveri’ye göre Rıza Han, Azerbaycan’ın ekonomik gücünü, sosyal yapısını, kültürünü, dilini ve edebiyatını yok etmişti. Pişeveri’nin siyasi düşüncesinin son halini alması yani Azerbaycan olgusunun daha fazla öne çıkmasını sağlamasında Rıza Hanın zalimliği ve zulümleri önemli rol oynamıştır. 1945’e gelirken Pişeveri düşüncesinde Azerbaycan, İran’dan farklı ve bağımsız bir kimlik olarak doğmuştu. 1945’ten sonra Pişveri sürekli Azerbaycan üzerine vurgu yapmış, Türk kavramını çok fazla faydalanmayan Pişeveri Türk sözü yerine Azerbaycan ifadesini kullanmıştı. Pişeveri, Türk sözünü faydalanmasa da Azerbaycan’ın Türk kimliğini kabul ediyordu (5).
Pişeveri’nin siyasi milliyetçi anlayışını Azerbaycanlıların etnik kimliği olan Türklük üzerinde inşa etmemiştir. Pişeveri’nin milliyetçi anlayışı “Azerbaycan-Vatan” söylemi üzerinde şekillenmişti. Pişeveri’nin Azerbaycan-Vatan söylemi, Azerbaycanlıların etnik kökenini, dil-edebiyatını, kültürünü, tarihini, coğrafi kimliğini ve siyasal iktidarını kapsayacak kadar geniş yelpazeli ve çeşitli içerikli milliyetçi söylemdir (9).
Seyit Cafer Pişeveri 1945’te bu hayalini gerçekleştirmek için Hac Ali Şebesteri’nin daveti ile Tahran’dan Tebriz’e gitti. Pişeveri’nin Tebriz gelmesi ile Azerbaycan Demokrat Partisi (Azerbaycan Demokrat Firgesi) kuruluşunun temeli atılmış oldu. Azerbaycan Demokrat Partisi’nin kurulması Seyit Cafer Pişeveri, Hacı Ali Şebsteri ve Sadık Padigan arasındaki kaç günlük müzakere sonucu kararlaştırılmıştır. Alınan karara göre Pişeveri 12 maddelik bir bildirge hazırlamıştı. Türkçe ve Farsça olan bildiri, 48 Azerbaycan milliyetçisi tarafından imzalanarak 2 Eylül 1945’te yayınlanmıştı. Bu 12 maddelik bildirgede İran’ın bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumakla birlikte, Azerbaycan halkına iç özgürlük, kültürel özerklik ve kendini yönetme hakkı istenilmişti. Bildirgede ayrıca eyalet ve vilayet encümenlerinin yeniden kurulması istenilen bütün toplumsal, iktisadi ve siyasi konulardan söz edilmişti. Bildirge yayınlandıktan sonra Azerbaycan’ın bütün köy ve kentlerinden bildirgenin içeriğini onaylayan yüzlerce telgraf gönderilmişti. Bu bildirgenin yayınlanmasından sonra Azerbaycan Demokrat Partisi resmi çalışmalarına başlamıştı. Bildirgenin yayınlanmasından üç gün sonra 5 Eylül’de Azerbaycan gazetesi yeniden yayınlanmaya başlamıştı. Azerbaycan gazetesi Azerbaycan Cemiyeti’nin yayın organı olduğu için Hac Ali Şebsteri yönetiminde yayına başlamıştı. Bildirgenin yayınlanmasının ardından teşkilat kurma ve genişleme çalışmaları ciddi şekilde sürdürülmüştü (5).
12 Eylül 1945’de kurucular genel kurula davet edilerek 11 kişiden oluşan bir kurucu komite kurulmuştur. Bu komitede Pişeveri başkan ve Şebesteri yardımcı olarak seçilmişti. 1 Ekim’de Azerbaycan Demokrat Partisini Birinci büyük kongresi gerçekleşmiştir. Bu kongreye Azerbaycan’ın her tarafından çok sayıda delege katılmıştır. Üç gün süren kongrede Tudeh Partisi resmi şekilde ADP ’ye katılmıştır. Tudeh Partisinin Azerbaycan İl Teşkilatının ADP’ye katılımı Tudeh’ın Tahran’daki merkezi bürosundan habersiz ve izinsiz gerçekleşmiştir. Bu kongrede tüzük çıkartılarak, 2 Eylül’de yayınlanan bildirge onaylanarak, milli özerklik ve Türkçe’nin resmi dil olması kongre tarafından kararlaştırılmıştır. Birinci kongrede 41 kişilik merkezi komite seçilmiştir. Söz konusu kongrede Pişeveri Parti başkanı olarak ve Ali Şebesteri ve Sadık Padigan ise Başkan yardımcıları olarak seçilmiştir. Pişeveri liderliğindeki Azerbaycan Demokrat Partisi, İran Azerbaycanı siyasi tarihinin en modern teşkilat olarak değerlendirilmelidir. ADP toplumun bütün sınıf, tabaka ve katmanlarını kapsayarak çok büyük toplumsal ve siyasal seferberlik yaratacak potansiyel kazanmıştır. ADP’nin geniş toplumsal taban kazanabilmesinin gerçek nedeni milliyetçi slogan ve söylem üzerinde ortaya çıkması olmuştur. Çünkü ADP, milli isteklerin Azerbaycan toplumu içinde bütünleştirici ve seferber edici gücünün farkındaydılar (5).
ADP’nin programında milli özerklik ve özgürlük esas olarak seçilse de partinin tüzüğü toplumun ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal hayatını da dönüştürecek nitelikte programa sahipti. Demokrasini desteklemek, bölgesel muhtariyet, okullarda ve idarelerde Türk dilinin resmi dil olarak kullanılması, azınlıkların ve kadınların hukukunu savunmak, işsizliğe son verilmesi ve Azerbaycan’da toplanan vergilerin Azerbaycan’da faydalanılması ADP programının temel öğelerini teşkil etmekteydi.
ADP kendi programının halk tarafından geniş destek gördüğünü bildikten sonra Azerbaycan’da hükümet kurmak için harekete geçmiştir. ADP, Azerbaycan sorunlarını çözmek için milli hükümetin kurulmasını zorunluluk olarak görmüştür. Milli hükümet kurulmadan Azerbaycan’ın ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarının çözülmesi imkânsız olarak yorumlanmıştır. Pişeveri’nin konuşma ve yazı dili, Azerbaycan gazetesinin yazı tarzı ve verilen sloganlar değişmeğe başlayarak daha sertleşmiştir. ADP, Azerbaycan’ın birçok kent ve kazsında gösteri ve mitingler düzenlemiştir. Bu gösteriler, toplumun daha radikal siyasal karar ve eyleme ihtiyacı olduğunu göstermekteydi. ADP genel merkezine Azerbaycan’ın bütün bölgelerinden telgraflar gelmeye başladı ve halk Eyaleti ve Velayeti Encümenin kurulmasını istiyordu. ADP Güney Azerbaycan halkının devlet kurma iradesi ve isteğini anladıktan sonra Milli Hükümeti kurma yolunda temel ve esasi adımları atmaya başladı. Güney Azerbaycan’da Tahran’dan bağımsız bir devlet kurmak için siyasi ortam tam anlamı ile hazır olmuştu (5).
Bir taraftan Azerbaycanlılar böyle bir devletinin kurulmasını istiyordu diğer taraftan ise Tahran’ın böyle bir siyasi oluşumu bastıracak gücü yok idi. Rıza Han Pehlevi’nin iktidarı sonucu olarak ülkedeki derin ve yaygın hoşnutsuzluk ve İkinci Dünya Savaşından sonra ekonomik ve siyasi kriz İran devlet yapısını ciddi şekilde güçsüzleştirmişti. Rıza Han’ın yerine gelen oğlu Muhammet Rıza Pehlevi de ülkeyi böyle karmaşık bir dönemde yönetecek kapasiteye sahip değildi. Üstelik Azerbaycan bölgesi Rus ordusunun işgali altındaydı. Tahran’ın ekonomik, siyasi ve yönetim gücünün iktidar işlevini yapmayacak kader zayıflaması nedeni ile ülke genelinde iktidar boşluğu doğmuştu. Söz konusu iktidar boşluğu Güney Azerbaycan’da, Rus ordusunun varlığı sebebi ile daha da karmaşık hale gelmişti. Azerbaycan’ da ki durumu daha karmaşıklaştıran diğer konu ise Tahran yönetimine bağlı güçlerin Azerbaycan’da yaptığı yıkıcı işler olmuştu. Tahran yönetimi bütün zayıflığına rağmen bu dönemde Azerbaycan’a olan baskı ve şiddet eylemlerini artırmıştı. Tahran yönetimi baskı ve sabotaj işleri ile Güney Azerbaycan’da belirsiz ve emniyetsiz bir siyasal ortamın doğmasını hedeflemişti. ADP ve Pişveri, İran ve Güney Azerbaycan’da ki durumu doğru anlayarak devlet kurulmasını sağlayan Büyük Halk Kongresi gerçekleştirilmesine karar verdi (5).
Büyük Halk Kongresi gerçekleşmesi ADP ve Pişeveri’nin demokrasi prensibine bağlılığından kaynaklanmaktadır. ADP ve Pişeveri’ye göre Azerbaycan’da devlet kurulacak ise de bu kararı Azerbaycanlılar vermelidir. Pişveri, Azerbaycan Milli Hükümeti kurulma doğrultusunda “son söz milletindir” ifadesi kullanmıştır. Büyük Halk Kongresi halkın temel istek ve iradesinin ortaya çıkarılması için gerçeklemişti. Nitekim Büyük Halk Kongresi’ne katılan delegeler Güney Azerbaycan’da düzenlenen 180 mitingden seçilmişti. 20 ve 21 Kasım’da iki günlük süre ile gerçekleşen Büyük Halk Kongresi 150 bin kişinin imzası ve 700 delegenin katılımı ile gerçekleşti. Büyük Halk Kongresi’ne katılan delegeler Azerbaycan’ın kendine özgü dili, milliyeti, geleneği ve özellikleri olduğunu vurgulayarak bu sebepten kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olması gerektiğini bildirdiler. Azerbaycan’ı İran’dan ayırmak istemediklerini ancak Azerbaycanlıları bir millet olarak kabul edilmelerini istediler. Büyük Halk Kongresi’ne Azerbaycan milliyetçiliği damgasını vurdu. Söz konusu kongrede Güney Azerbaycan’da özerk bir hükümetin kurulması istenildi. Azerbaycan’da özerk bir hükümetin kurulmasını kararlaştıran kongre kendini Kurucular Meclisi (Mecles-e Muessesan) olarak adlandırdı. Büyük Halk Kongresi’nde, Azerbaycan’da özerk bir hükümetin kurulması doğrultusunda somut adım attı (5).
Azerbaycan’ın bağımsızlığını, iç özgürlüğünü sağlamak ve iç işleri yürütmek için 39 kişiden oluşan milli heyet seçildi. Milli Heyet merkezi hükümet ile görüşmek ve Milli Meclis seçimlerini yapmak için görevlendirildi. Kongreden sonra beş gün içinde milli meclis için seçimler yapılmıştır. Bu seçime halk tarafından büyük ilgi gösterilmiştir. Bu seçimlerde ilk defa kadınlar da oy kullanmışlardır. Seçim olaysız gerçekleşmiştir. Azerbaycan milli meclisi kurulduktan sonra Şebesteri meclis başkanı seçilmiş ve Pişeveri milli hükümeti kurmak ile görevlendirilmiştir (5).
12 Aralık 1945’de Pişeveri Milli Hükümeti’n kurulmasını ilan etmiştir. 21 Azer 1945 yılında Milli hükümetin ilanından sonra Tebriz kenti ADP’nin askeri kanadı olan Fedailer tarafından doldurulmuştur. Merkeze bağlı askeri güçler teslim olmuş ve bazı şehirlerde ADP’nin milis güçleri Urumiye’de olduğu gibi merkeze sadık kalan ordu birliklerini şiddet kullanarak bastırmışlardır. Böylelikle Güney Azerbaycan’da Milli Hükümet kurulmuştur (5).
Azerbaycan Demokrat Partisi, Azerbaycanlıların isteği üzerine Milli hükümeti kurmuştur. Milli hükümet döneminde yaptığı işler Azerbaycan halkı içinde nüfuzunun daha da atmasına sebep olmuştur. Milli Hükümet çok geniş kapsamlı toplumsal reform gerçekleştirdi. İran tarihinde ilk toprak reformu gerçekleştirerek devletin topraklarını çiftçiler arasında paylaştırıldı. Milli Hükümetin çalışmaları sonucu İran tarihinde ilk defa olarak kadınlar oy kullanma hakkına sahip oldular. Hukuk sisteminde değişiklik yaratarak bedensel cezalandırmayı kaldırdılar. İl ve ilçelerde hükümet bürokrasinin sağlam çalışmasını kontrol etmek amacı ile yerel yönetim oluşturuldu. İş yasası çıkartıldı. Caddeler asfalt edildi. Eczaneler açıldı. Üniversite, radyo ve yayınevleri kuruldu. Sattar Han ve Bağır Han gibi Meşrutiyet dönemindeki Azerbaycan Milli Kahramanlarının adları Tebriz caddelerine verildi. Tebriz ciddi şekilde değişime uğradı. Azerbaycan Milli Hükümeti demokratik düşünce esasında hükümeti halk tarafından kontrol edilebilir hale getirmek için çoğulcu, şeffaf ve milleti temel alan siyasal bir düzen kurma çabasına girmişti. Azerbaycan’ın ekonomik kaynakları milletin refahı ve gelişmesi doğrultusunda kullanılmıştı. Azerbaycan kaynaklarının kötüye kullanılmaması için yolsuzluk ve usulsüzlükle çok sert bir mücadele verilmişti. Pişeveri’nin başkanlığındaki Milli Hükümet “Azerbaycan Azerbaycanlılarındır” söylemini gerçekleştirmek amacı ile siyasi, ekonomik, kültürel ve bürokratik politika ve programlar üretmişler ve bu programlar sayesinde Azerbaycan yeni bir dönem başlamıştı. Milli Hükümet’in siyasal ve ekonomik alandaki sağladıkları başarı Pişeveri ve ADP’yi kabul etmeyenlerin de saygılığını kazanmaya zorlamıştı. Nitekim Richard Cottom, Milli Hükümetin yaptıklarını “Milli Hükümetin bir yıl içinde yaptığını Rıza Han 20 yılı içinde yapmamıştır” ifadesini kullanmıştır. Milli Hükümetin gerçekleştirdiği reformlar onun halkı için olan nüfuz ve gücünü artırmıştı.
- Chon Foran, s. 395.
- Abdulriza Huşeng Mehdevi, Siyaset-e Xarici-e İran Der Dor-ye pehlevi, Neşr-e peykan, Tahran, 1377, s. 55-56.
- Abdulrıza Huşeng Mehdevi, Tarix-e Revabet-e Xariciy-e İran ( Ez Ebteday-e Doran Sefeviye Ta Payan-e Ceng-e Cehaniy-e dovvom),Emir Kebir, Tahran, 1377, s. 397
- İran der Gern-e Bistom,s.125
- Gozeşte çerağı rah ayende: 8. Baskı, ADP kuruluş Sayfa 248-329
- Vedat Özkan: İran Azerilerinin etnik temelli güncel sorunlarının tarihsel bakış açısı ile incelemesi, sayfa 43
- Ahmet Vügar, Pişeveri’nin Hayatı ve Yaratıcılığı, Bakü, s. 18.
- Türeç Etabeki, ss. 112-113).
- Güney Azerbaycan Milli hükümeti (1945-46) ve S. C. Pişeveri 15 Aralık 2008
Arif Keskin