Yalçın Rzazadeh

Ali ve Nino

Romeo ve Juliet, Rüzgâr Gibi Geçti, Doktor Jivago gibi aşk öyküleriyle kıyaslanan Ali ve Nino, insan olma zemininde bir olmayı başarabilen iki gencin hikayesi. 1918-1920 yılarında Bakü’de Bolşevik Devrimi’nin arifesinde Müslüman bir Azerbaycan Türkü olan Ali Han Şirvanşir ile Hristiyan Gürcü kızı Nino Kipiani arasında yaşanan imkânsız aşklarını yaşatabilmek için Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak zorundadır. 1937’de Viyana’da ilk kez yayımlandığı zaman yüzyılın aşkı olarak değerlendirilen Ali ve Nino, okurunu Binbir Gece Masaları tadında gizemli ve ilgi çekici bir serüvene çıkarıyor. Çünkü Ali ve Nino’nun bir aşk hikayesinden daha fazlasıdır. Bu roman sizi Bakü’ye, Tiflis’e, Tahran’a, tutku, savaş, devrim, şeref ve kaybedişe, dağlar ile çöllere götürüyor. 30’dan fazla dile çevrilen roman İngiliz oyun yazarı Christopher Hampton tarafından filme uyarlanmış ve 2015 yılında aynı adla çekilmiştir. Film Azerbaycan ve Türkiye’de çekilmiş. Oyuncu kadrosunda ise Adam Bakri, Mariya Valverde, Halit Ergenç ve Fahreddin Manafov gibi usta oyuncular yer almışlar. (https://m.imdb.com/title/tt4072326/fullcredits/cast?ref_=m_ttfc_3).

Azerbaycan Türkü, Müslüman bir aristokrat genç olan Ali ile Gürcü, Hristiyan bir prenses olan Nino’nun aşkının hikâyesini anlatan eser, özellikle Azerbaycan’da milli roman olarak görülmektedir. Çünkü Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ı içine alan Kafkas coğrafyasının acı ve tutku ile yüklü karmaşık panoramasını çizmektedir. Azerbaycan tarihi, milli kimliği, Kafkasların siyasi ve toplumsal yapısı hakkında bilgiler veren eser, 20. yüzyılın başında Sovyet öncesi dönemdeki Kafkas ruhunu, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşunu; farklı kültürlerin, ırkların, dinlerin ve mezheplerin bir arada nasıl yaşadığını anlatmaktadır.

İlk basımı 1937 yılında yapılmış; yetmişlerde çeşitli dillere çevrilmesiyle yeniden gün ışığına çıkmış ve küçük bir klasik olmuş (Akbaş, 2010, s. 15) eser, ilk etapta her ne kadar Gürcü prenses Nino ile Azeri Ali Han Şirvanşir’in aşk hikayesi gibi görünse de, gerçek göründüğünden farklıdır. Bu eser, bize kadın-erkek ilişkisi, İslam ve Hristiyanlık, Doğu ve Batı hakkında birçok izlenim aktarmaktadır. Birinci Dünya Savaşı ve Rus Devrimi boyunca, Azerbaycan’ın bağımsızlık savaşı verdiği kaotik ortamda eser kahramanı Ali Han Şirvanşir, soylu bir Müslüman ailenin oğludur. Aşık olduğu kız Nino ise Rus disipliniyle yetişmiş, eğitimli, Hristiyan geleneği ile büyümüş ve Avrupa’nın yaşam tarzını benimsemiş soylu bir ailenin kızıdır. Hazar Denizi kıyısında, Bakü’de, Asya ile Avrupa, Müslümanlık ile Hristiyanlık, Doğu ile Batı iç içe ama karşı karşıya yaşamaktadır. Yüzü Doğu’ya dönük olan Ali Han Şirvanşir ile Avrupalı duyarlılığına sahip olan Nino Kipiani’nin aşklarını yaşatabilmesi Doğu ile Batı arasındaki sınırı kaldırmak kadar zordur.

Eserin ilk sayfasında yer alan Ali Han Şirvanşir’in: Kafkas dağlarının ötesinde, Bakü’deki Rus İmparatorluğu Karma Lisesi’nde, sıcak bir öğleden sonrasında coğrafya dersindeki kırk oğlan çok karışık bir gruptuk. Öğrencilerden otuzu Müslüman, dördü Ermeni, ikisi Polonyalı, üçü tarikatçı ve biri de Rus’tu (Said, 2004, s. 1). sözleri ile Rusya’nın coğrafi bakımdan olduğu kadar etnik, siyasi ve kültürel bakımdan da dağınık olduğu görülmektedir. Birçok bakımdan imparatorluk özelliği taşıyan dönemin Rusya Federasyonu’na gönderme yapılmaktadır ( Bkz. Yalçınkaya, 2006, s. 284). Birinci Dünya Savaşı ve Rus Devrimi boyunca, Azerbaycan’ın bağımsızlık savaşı verdiğini anlatan bu eserde, Bakü’nün Asya’ya mı; yoksa Avrupa’ya mı ait olduğu sorunsalı işlenen bir diğer konudur. Kafkasya, tarihin en eski çağlarından itibaren Doğu ve Batı arasında bir köprü vazifesi görmüş ve çeşitli milletlerin mücadelelerine sahne olmuştur (Yıldırım ve Özönder, 1991, s. 1). Kafkasya bölgesinin önemli bir ülkesi olan Azerbaycan’ın Bakü kentinin de bu bağlamda hangi kıtaya ait olduğu önemlidir. Sınıfta, coğrafya dersi esnasında Profesör Sanin, öğrencilerine Bakü kentinin hangi kıtaya ait olması gerektiğine dair bir soru sorduğunda aldığı iki cevabın da Asya olması kendisini rahatsız etmiştir. Böylece Asya’nın, bir anlamda Doğu’nun ötekileştirilmesi eserin ilk sayfalarından itibaren dikkati çekmektedir. Profesörün, …çocuklar, kentimizin ilerici Avrupa’ya mı, yoksa gerici Asya’ya mı ait olacağı kısmen sizin sorumluluğunuza girmektedir (Said, 2004, s. 2), sözleri onun neden rahatsız olduğunu göstermekte ve Doğu’ya karşı taraflı bakış açısını yansıtmaktadır. Doğulu olan Ali Han’da Rusların 1920 yılında şehre girmesi ile Anti-Sovyet düşüncesi oluşmuştur. Ali Han, köklerine bağlı, atalarına saygılı bir gençtir. Soyu, Ruslara boyun eğmek istemeyen (Aydın, 2005, s. 79) Şirvan Hanlığı’na dayanmaktadır. Bu yüzden yazarın, bu karaktere Şirvanşir adını vermesi rastlantı değildir. Batı’yı, Batı’ya ait olanı, odasında yer alan Doğu’ya özgü unsurlar arasında duran rahatsız edici ve çok gereksiz gördüğü kimya, fizik, trigonometri gibi Batı bilgileri kitapları ile özdeşleştirmekte ve hepsinin barbarlar tarafından uygar oldukları izlenimini vermek için icat edilmiş saçma sapan şeyler olduğunu (Said, 2004, s. 5) belirtmektedir. Öyle ki; Batı(lı) için Asya gerici; Doğu(lu) için ise Avrupa barbardır.

Yazarın gerçek kimliği kesin olarak bilinmez. Bu konuda tarihçi ve eleştirmenler yıllar boyunca iki gruba ayrılmıştır: Bir grup kitabı Essed Bey adıyla bilinen Bakü doğumlu Lev Nussimbaum (1905-1942) ile Avusturyalı Barones Elfriede Ehrenfels’in (1894-1982) Kurban Said imzasını kullanarak birlikte yazdıklarını kabul ederken diğer grup kitabın Azerbaycanlı yazar Yusuf Vezir Çemenzeminli’ye ait olduğunu iddia eder. Lev Nussimbaum hayatının daha sonraki dönemlerinde Müslüman olan ve eserlerini Almanca olarak kaleme alan yazarın Rus kökenli bir Yahudi olduğu söylenmektedir. Yazarın takma ismi olduğu iddia edilen “Kurban Said” isminin çözümlenmesi, yazar ile ilgili farklı bir bakış açısı sunmaktadır. İsim her ne kadar eserle bağlantısız gibi görünse de ismin bir anlamının olduğu ima edilmektedir.

Kaynak: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2013, 14(2), 39-50. Engin BÖLÜKMEŞE, Fulya ÇELİK.

1938, Almanca Baskı (İlk Baskı)

Əli və Nino, Azerbaycan

Ali ve Nino, Türkiye

Ali and Nino, Avrupa