Abdullah Kubalı

İKİ KARDEŞ ÜLKE ARASINDA KÖPRÜ OLMALIYIZ

Aslen Azerbaycan Guba reyonu Grız köyündenim. Babam ve arkadaşları 2. Dünya Harbi sırasında Sovyet askeri iken yüzlerce arkadaşı ile birlikte Almanlara esir düşmüşler. Günahı da sevabı da kendilerine aittir. Babamın Azerbaycan’dan İsviçre üzerinden gelip annemle evlenmesi ve Türkiye’deki doğumum hemen hemen yaşıt 70 yıllık bir aile tarihimiz var. Azerbaycan’ın bazı şehir, kasaba ve köylerinde yakın akrabalarımız bulunmaktadır.

Benim ve ailemin Türkiye’de daha öncesine ait bir yaşanmışlığım yok. Bu ülkedeki kök de benim, sap da benim, yaprak da benim.

Kars’taki bakkal dükkânımızdaki şakalaşmalarda babamla müşteriler arasında tekerleme hâline gelmiş şu sözü hep duyardım: Molla Musalı, Gızılkiliseli, Çobankereli, Güzeldereli. Bunlar Arpaçay’ın karşı yakasında yaşıyor iken yurdundan sökülüp atılmış muhaceret yaşamış kimselerdi. Bunları unutmayalım, unutturmayalım. Yoksa yenilerini yaşarız. Nitekim yaşadık da. Yaşıyoruz da. 1918’deki bu hadiseler 1988’de tekerrür etti. 1945 sonrası ve zikredilen tarihlerden önce gelenler de oldu.

Adı konmamış, romanlara, şiirlere konmamış bu kopuşu yazmak için hâlâ fırsatımız var. Çünkü derneğimizin üyeleri arasında söz konusu yerlerden insanlar var. ÇAĞAZDER’deki birçok kimse ve onların yakınları çocukluktan beri aşina olduğum kimselerdir.

Siz bugün ister adına kaçkın ister sürgün ister küskün ister vurgun deyin, bütün bunlar bir denizin art arda kıyıya vuran dalgalarıdır, bu dalgalar daha da devam edecek. On beş dakika önce o bölgeden gelmiş de olsa, Iğdır vb. bölgelerde beş yüz yıldan beri meskûn da olsa benim gözümde herkesin değeri birdir.

Derneğin çalışmaları, etkinlikleri hakkında diyeceğim şudur: Arkadaşlar elinden gelenin fazlasını yapmışlardır. Ancak bundan sonrası için bazı önerilerim olacak. Bir süre önce CANAZ TV diye İnternet üzerinden yayın yapan bir girişim vardı. Bugün biz TRT Avaz ile Üniversiteler ile bağlar kurmak zorundayız. İki devlet bir millet sözü sık sık tekrar da edilse bu resmî görüşün altını doldurmak, yüreklere kazımak zorundayız. Bugün bu iki ülke birbirini bazı olumsuzluklarla da etkiliyorlar. Reklamlar, üretim toplumu olmayı değil, tüketim toplumu olmayı teşvik ediyor. Türkiye’den Azerbaycan’a giden doktorların büyük bölümü estetik uzmanı. Onun yerine ortopedist, kalp-damar hastalığı doktorları gönderilmeli.

İki ülke arasındaki ilişkilerde sivil bir köprü olmalıyız. Bunu en iyi yapacak olan biziz. Anadolu’daki zeybek, efe kültürüne, horona, halaya ve diğer müziklere saygılıyım. Fakat biz Azerbaycan kültürünü yaşatmaya daha yatkınız. Bu konudaki yol haritasının çiziminde biz etkili olmalıyız.

Bülten, kitaplık, tercüme bürosu gibi önerilerim var. Fakat daha fazla uzatıp sizlerin vaktini almak istemiyorum. Zaten bazen iki söz, iki cilt kitaptan daha derin, daha etkili, daha vurucu olur.

Saygı, sevgi ve teşekkürlerimle.