Yalçın Rzazadeh

Dağlık Karabağ Sorunu ve Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti

Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti (DKC) ya da sözde resmî adıyla Artsah Cumhuriyeti, Güney Kafkasya’da yer alan ve hukuken Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ bölgesi ve çevresindeki yedi Azerbaycan ilini kapsayan topraklar üzerinde, işgal sonrası kurulmuş fiilen (!) bağımsız olan bir ülkedir. Şubat 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandum ile sözde DKC olan ülke ismi Artsah olarak değiştirilmiştir. Çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı bölgede, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yükselen etnik gerilim, Ermenistan’ın desteklediği Ermeni militanlarla Azerbaycan halkı arasında çatışmaların çıkmasına neden oldu. Ermeni güçlerinin bölgeye girişiyle birlikte Azerbaycan halkına yönelik başlattıkları katliamlar halkı göçe zorladı. 10 Aralık 1991’de Azerbaycanlıların boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı halk oylaması sonucuna göre sözde bağımsızlık kararı alındı ve 6 Ocak 1992’de de bağımsızlık ilan edildi. Fakat Ermenistan dahil, hiçbir ülke veya uluslararası kuruluş sözde DKC’nin bağımsızlığını tanımadı. (1)

DIŞ İLİŞKİLERİ

Sözde DKC Dışişleri Bakanlığı Hankendi ’de bulunmakla beraber Dışişleri Bakanlığı görevini Kevork Petrosyan yürütmektedir. Sözde DKC farklı ülkelerde 5 dış temsilciliği bulundurmaktadır. Bu temsilcilikler çeşitli konularda bilgi sunup “barış” sürecinin yürütülmesine yardımcı olma görevlerini yapmaktadırlar. Ermenistan, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Avustralya, Lübnan ve Almanya’da temsilcilikleri bulunmaktadır. (1)

ORDU

Sözde DKC Savunma Ordusu 15.000-20.000 civarında subay ve erlerden oluşturulmaktadır. Personelleri çoğunlukla Karabağ ve Azerbaycan’ın muhtelif yerlerinden gelen Ermeniler ’den oluşturulmaktadır. Yüksek oranla Sovyet Ordusu’nun bıraktığı silahlardan Kalaşnikov tüfeği, tank, ağır top ile donatılmaktadır. Kayda değer miktarda Ermenistan’ın silah ve malzeme desteğini almaktadır. (1)

DEMOGRAFİ

2001 yılında sözde DKC raporlarına göre ülke nüfusunun 95% Ermeni, diğer büyük etnik gruplar ise Süryaniler, Rumlar ve Kürtlerdir.  Mart 2007 tarihinde yerel hükümet nüfusun 138.000 olduğunu belirtti. Ülke de yıllık doğum oranının 2200-2300 aralarında olduğu, 1999 senesine göre yaklaşık 1500 kişilik bir artış olduğu söylendi. 2000’e kadar, ülke sınırları içinde net göç olumsuz yönde oldu. 2007’nin ilk yarısında, 1,010 doğum ve 659 ölüm olduğu, 27 kişinin göç ettiği bildirildi. (1)

EĞİTİM

Sözde DKC’nin eğitim sistemi siyasi sorunlar ve gerçekleşen çatışmalar yüzünden kötü durumdadır. Fakat bölgeye Ermenistan Cumhuriyeti’nden ve Ermeni diasporasından gelen ciddi yardımlar ile çoğu okul yeniden inşa edildi. Bölgede yaklaşık 250’ye yakın okul vardır. Öğrenci nüfusu tahminlere göre yaklaşık 20.000 kişidir, yarısından fazlası Hankendi’ndedir. Karabağ Devlet Üniversitesi Ermenistan ve sözde Dağlık Karabağ hükümetinin ortak girişimiyle Hankendi’de kurulmuştur. Sözde üniversitenin açılışı 10 Mayıs 1992 tarihinde yapılmıştır. Ayrıca Erivan Üniversitesi de Hankendi’nde bir şube açmıştır. (1)

AZERBAYCAN’IN ÖNCELİKLİ JEOPOLİTİK ÖZELLİKLERİ

Azerbaycan coğrafi açıdan Güney Kafkasya’nın parçası olarak Orta Doğu, Avrupa ve Asya’nın kesişmesinde yerleşmektedir. Bunlar “Doğu-Batı” ve “Kuzey-Güney” ulaştırma koridorlarıdır. Bu koridorlar yüklerin ve yolcuların İskandinav ülkelerinden Basra Körfezine ve Hint okyanusuna kadar; Avrupa’dan Orta Asya’ya ve Çin’e kadar taşıma imkânları vermektedir. Böyle bir coğrafi konumda yerleşmiş olması Azerbaycan’ın jeopolitik önemini artırmakta, onu bölgede ekonomik ve siyasal güce dönüştürmektedir. Buna olanak tanıyan bazı jeopolitik değerler enerji kaynakları, güvenli enerji ve transit taşıma olanakları, askeri stratejik konum, bölgesel entegrasyona olanak veren toplumsal ve kültürel değerler, politik ve ekonomik yapı ve demografik nitelik önemli jeopolitik elementlerdir. Bunların bir kısmı daha çok uluslararası ve bölgesel, diğer kısmı ise ulusal boyutta belirleyici niteliğe sahiptir. Günümüzde Azerbaycan jeopolitik imkânlarına dayanarak Avro Atlantik, Uzak ve Orta Doğu ülkeleri ve Rusya ile çeşitli alanlarda kapsamlı iş birliği yapmaktadır. Bu iş birliği bölgesel ve uluslararası nitelikli önemli projeleri içermektedir. (2)

KARABAĞ SORUNUNUN TARİHİ GELİŞME SÜRECİ

18. ve 19. yüzyıllarda dünyanın çeşitli güç merkezleri (Rusya, Osmanlı, İran, İngiltere, Fransa…) Orta Doğu’da kendi stratejik çıkarlarını sağlamak için ciddi rekabette bulunmuşlar. 18. yüzyıldan başlamakla Rusya Kafkasya’da kendi çıkarları doğrultusunda önemli adımlar atmıştır. Rus Çarı 1. Petro 1723 yılında verdiği bir fermanla Ermenilerin Azerbaycan’ın Bakü, Derbent ve Guba bölgelerine göç etmeleri için özel yerler ayrılmasını istemiştir. 1726 yılında 2. Katerina ise Ermenilere özel ilgi gösterilmesini ve onların kollanmasını öngören ferman vermiştir. 1799 yılında 1. Pavel’in bir fermanı ile Ermenilerin Azerbaycan’ın kazak bölgesine yerleştirilmesine yardımcı olunmasını istemiştir (3).

Ermenilerin Azerbaycan ‘a göçü bazı uluslararası antlaşmalara da konu olmuştur. 1806-1812 yılları arasında Osmanlı-Rus Savaşı ve 1804-1813 yıllarında ise  İran – Rus Savaşı sırasında bu bölgeye Anadolu’dan ve İran’dan Ermeni göçü yaşanmıştır. 1813 yılında İran ve Rusya arasında imzalanan Gülistan Antlaşması ile Dağlık Karabağ Rusya İmparatorluğu’na verildi. 1822 yılında Karabağ Hanlığı ortadan kaldırıldı. 1828 yılında ise yine İran’la Rusya arasında imzalanmış Türkmençay antlaşmasında Ermenilerin Rusya Çarlığına serbestçe göç edebileceğine yer verilmiştir. Bu yolla Ermenilerin İran’a coğrafi olarak en yakın olan Azerbaycan topraklarına göç etmeleri kolaylaştırılmıştır.

1828-1829 yılları arasında yaşanmış Türk-Rus savaşından sonra Osmanlı’daki Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göç ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır. Bu amaçla Rusya’da özel komite kurulmuş ve göçün sağlanması için 12 maddelik düzenleme yapılmıştır. Rusya’nın Ermeni göçünü sağlamaktaki başlıca amacı, Kafkasya’da ve özellikle Müslüman çoğunluğun yaşadığı Azerbaycan’da Hıristiyan nüfusu artırmakla doğudan gelecek saldırıları engellemek ve olası parçalanma eğilimlerini önlemek olmuştur.

Ayrıca Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan’dan çekilmesinden istifade eden Ermeniler İngilizlerin yardımı ile buraya yerleşip işgal girişiminde bulunmuşlardır. Azerbaycan’a yerleşen İngilizler tıpkı Ruslar gibi Ermenileri maşa olarak kullanmışlardır. Bu durumun, Ermenileri rahatsız ettiği söylenemez çünkü Ermeniler bu durumu çıkarlarına uygun şekilde kullanmışlardır. (3)

Bu örnekte de görüldüğü gibi Ermenilerle iş birliği yapan yalnızca Ruslar olmamıştır. Yeri geldikçe batılı devletlerde Ermenilerin yanında yer almıştır.

ERMENİSTAN EKONOMİSİ VE JEOPOLİTİK ÖZELLİKLERİ

SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlığını elde eden Ermenistan kendisini oldukça zor bir ortamda buldu. 1988 yılında karşı karşıya kaldığı yıkıcı depremin verdiği hasarı telafi etmek adına Rusya’dan alınan borçlar ülkenin pek çok alt-yapı kuruluşunun Rus şirketlerine geçmesine yol açmıştı. Ermenistan komşusu Gürcistan gibi denize çıkışı olan veya Azerbaycan gibi enerji kaynakları açısından zengin bir ülke değildi. Üstelik Dağlık Karabağ savaşını tecrübe etmiş ve Türkiye ile sınırları kapanmıştı. Dolayısıyla Ermenistan ekonomisi Rusya’dan aldığı krediler ve kalkınma yardımları ile ayakta tutulmaktaydı. Diğer taraftan 9,8 milyar dolar gayrisafi milli hâsılaya sahip Ermenistan’da bu rakamın yaklaşık 1,45 milyar dolarını ülke dışından gelen işçi dövizleri oluşturmaktaydı. Bu hususta dikkat çeken en önemli nokta ise işçi dövizlerinin ülkeye giriş rotasının en fazla Ermeni nüfusa sahip olan Rusya üzerinden çizilmesidir. Rusya ile ilişkiler başlangıçta yalnızca askeri iş birliği şeklinde olsa da Ermenistan’ın özelleştirme politikası sayesinde ekonomik bir boyut kazanmıştır. Böylece Rusya Ermenistan’daki askeri sanayi tesislerini birer birer satın almıştır.

Ermenistan ithalatında önemli oranda paya sahip olan enerji tesislerini de Rus şirketleri kontrol etmeye başlamıştır. Ermenistan açısından son derece önemli olan Metsamor nükleer enerji santrali bunlardan biridir. Ülkenin enerji ihtiyacının %40’ını sağlayan bu tesis Rusya’nın idaresine geçmiştir. Ermenistan’ın doğalgaz ithalatında da Gazprom tekel konumundadır. Rus demiryolları şirketi ülkenin ulaşım altyapısına da devasa yatırımlarda bulunmuştur. Bugün Rusya %45’lik pay ile Ermeni ekonomisinin en büyük yatırımcılarındandır. İletişim ve ulaşım alt yapılarından enerjiye, banka sektörüne kadar birçok alada faaliyet gösteren Rus şirketler aracılığı ile Moskova, ülke ekonomisinin iplerini tam anlamıyla eline geçirmiştir. Rusya bu durumu yeri geldiğinde kendi çıkarlarına yönelik olarak kullanmaktadır. Bunun en iyi örneği ise 2013 yılında AB-Doğu Ortaklığı projesinden Ermenistan’ın elinin boş dönmesidir. Bugün Ukrayna krizinin temel sebepleri arasında görülen bu proje eski Sovyet Cumhuriyetleri (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Ukrayna Moldova ve Belarus) ile AB arasında uzun vadede siyasi ve ekonomik entegrasyon öngörmektedir. 2009 yılında yürürlüğe konulan bu proje Erivan tarafından Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak ve çok yönlü dış politika izleyebilmek adına bir fırsat olarak görülmüştür. Ancak 2013 yılında Vilinius’ta yapılan AB-Doğu Ortaklığı zirvesinde Ermenistan’ın imzalamayı umduğu anlaşmalar beklenen şekilde Moskova’nın engeline takılmıştır. Moskova Erivan’ın tam da müzakereleri yürüttüğü sırada Ermenistan’a 189 dolardan sattığı doğal gazın fiyatını 270 dolara yükseltmiştir. Bütçesinin zaten önemli bir kısmını Moskova’dan aldığı krediler ve fonlardan oluşan Ermenistan’ın, doğalgazın metreküpüne bu fiyatları ödemesi neredeyse imkânsızdı. Diğer taraftan Rusya’nın Azerbaycan ile imzaladığı 1 milyar dolarlık silah satışını öngören anlaşma da Erivan’ı Azerbaycan ile çıkabilecek bir savaşta Moskova’nın desteğini kaybetme endişesine sevk etmiştir. Bu silah anlaşması Ermenistan’ın Azerbaycan karşısında elini daha da zayıflatmıştır. Bu bağlamda Ermenistan’ın AB-Doğu Ortaklığı projesi yerine 10 Ekim 2014’te Rusya’nın inisiyatifi ile kurulan Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) her ne kadar Birlik ülkelerine sınırı dahi bulunmasa da resmen üye olması şaşırtıcı bir durum olmamıştır. Doğu Ortaklığı ile ilerleyen süreçte ise Erivan yalnızca müzakerelere katılacak ancak herhangi aktif bir iş birliği veya ortaklık anlaşmasının altına da imza atmayacaktır. (4)

Sonuç olarak ülke ekonomisinin yurt dışından özellikle Rusya’dan gelen fonlara bağımlı olması, Ermenistan ekonomisinin kırılgan ve dışa bağımlı bir karaktere sahip olmasına neden olmaktadır. Böyle bir karakteristik yapı bir bakıma ülke ekonomisinin dış şoklara karşı savunmasız hâlde kalması anlamına gelmektedir.

Devam edecek…

  1. Wikipedia Türkçe Dağlık Karabağ maddesi
  2. Elnur KAZIMLI, Kafkas Üniversitesi / Azerbaycan
    AZERBAYCANIN JEOPOLİTİK KONUMU VE KARABAĞ SORUNU
  3. RUSYA’NIN ERMENİ DEVLETİ KURMA POLİTİKASININ SONUCU: KARABAĞ SORUNU – Sayfa 101, Cilt: 4, Sayı: 8, Temmuz 2016
  4. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Gülay Mutlu, Ermenistan Rusya İlişkileri: Giderek Artan Bağımlılık